Başak Nur GÖKÇAM
Sanayi Devrimi’yle birlikte artan fosil yakıt kullanımı, gelişmiş ülkeleri zenginleştirirken küresel ısınmanın hızlanmasına neden oldu. Dünya, sanayi öncesi dönemden bu yana neredeyse 1,2 santigrat derece ısındı. Şu an tüm dünya ülkelerinin ortak çabası bu sıcaklığı 1,5 santigrat derecede tutmayı başarabilmek. Aksi takdirde ısınma bu eşiği geçerse, ada ülkeleri sular altınca kalacak ve dünyada su seviyesi hızla yükselecek.
En büyük sorumluluk her ne kadar gelişmiş ülkelerde olsa da iklim değişikliğinin etkileri maalesef ki sorumluluğu en az olan yoksul grupları daha çok etkiye maruz bırakıyor. Çünkü iklim değişikliği; etkili önlemler alınmaması halinde, kırılgan grupların zaten zor olan yaşam koşullarının daha da kötüleşmesine yol açacak. Bu kırılgan gruplardan biri de sahip olduğu coğrafya nedeniyle Türkiye. Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) 2022 tarihli raporuna göre Türkiye, aşırı hava olaylarına karşı Avrupa’nın en kırılgan ülkesi konumunda yer alıyor.
Türkiye, diğer ülkelerle kıyaslandığında küresel ısınma ile mücadelede kendine düşen sorumluluğu önemli ölçüde üstlenerek bu alandaki çalışmalarına devam ediyor. Bu kapsamda hayata geçirilmesi planlanan çalışmalardan biri de Emisyon Ticaret Sistemi (ETS). 2026 yılında faaliyete geçeceği öngörülen ETS sistemi tesislerden kaynaklanan sera gazı emisyonlarına limit getirilmesinde belirleyici rol oynayacak. ETS hazırlığında olan Türkiye’deki karbon fiyatlandırmasından sağlanan gelirin doğru harcanması ise tüm bu süreçte önem taşıyacak.
Gelir nerelere harcanmalı?
İstanbul Bilgi Üniversitesi Ekonomi Bölümü Öğretim Üyesi ve İstanbul Bilgi Üniversitesi Çevre, Enerji ve Sürdürülebilirlik Uygulama ve Araştırma Merkezi önceki müdürü Prof. Dr. Ayşe Uyduranoğlu, karbon fiyatlandırmasından sağlanan gelirin yenilenebilir enerjinin elektrik üretimindeki payını artırmanın yanı sıra toplu taşımacılığı iyileştirmek veya akıllı tarım uygulamalarını desteklemek için kullanmanın, yoksul grupları iklim değişikliğine karşı daha dirençli hale getirebileceğini söyledi.
Sağlığa maliyeti 320 milyar euro
Kömürden elektrik üretiminin iklim değişikliği dışında üretim bölgesinde yaşayanların yerel hava kirliliğine de maruz kalmasına yol açtığını belirten Prof. Dr. Ayşe Uyduranoğlu, “Bunun sebep olduğu önemli sağlık sorunları arasında solunum yolu, kalp-damar ve sinir sistemi rahatsızlıkları sayılabilir. Sağlık ve Çevre Birliği HEAL, 1965- 2020 yılları arasında kömürden elektrik üretiminin Türkiye’ye sağlık maliyetini 320 milyar euro olarak hesaplıyor. Tabii ki yoksul grupların iyi ve yeterli sağlık hizmetine erişimi, zengin gruplara kıyasla daha kısıtlı. Bu, sağlık sorunlarının daha da derinleşmesine veya yeni sağlık sorunlarının gelişmesine sebep olabiliyor. Dolayısıyla elektriğin yenilenebilir kaynaklardan üretilmesi, bu gibi olumsuz sağlık etkilerinin önlenmesini sağlayabilir” bilgisini verdi. Yenilenebilir enerjinin yaygın bir şekilde kullanılmasının önündeki engellerden birinin de, yatırım için gerekli olan finansman kaynaklarının yetersizliği olduğunu belirten Prof. Uyduranoğlu, “Yenilenebilir enerjinin küresel elektrik üretimindeki payı yüzde 29 ve bu payın artma potansiyeli oldukça yüksek. Karbon fiyatlandırma politikaları ise henüz küresel emisyonların yalnızca yüzde 24’ünü regüle ediyor. Bu oran arttıkça, sağlanan gelir de artacak ve daha fazla finansman kaynağı yaratılmış olacak. Yenilenebilir enerjinin elektrik üretimindeki payının artmasının bir diğer olumlu etkisi ise yoksulları, artan enerji fiyatlarına karşı korumak olacak” dedi.
Aşırı dalgalanmaları engelleyebilir
Prof. Uyduranğlu, “Türkiye gibi enerjiyi ithal eden ve döviz kurlarında aşırı dalgalanmalar yaşayan ülkelerde, elektriğin yerli ve yenilenebilir kaynaklardan üretilmesi, enerji fiyatlarındaki aşırı dalgalanmaları engelleyebilir” diye konuştu.
“Gelir, çevre harcamalarına tahsis edilmeli”
Karbon fiyatlandırmasından sağlanan gelirin, adil geçişi gözetecek şekilde nasıl yönetilebileceğine dair önerileri geliştirmenin ve çeşitlendirmenin de mümkün olacağına vurgu yapan İstanbul Bilgi Üniversitesi Ekonomi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ayşe Uyduranoğlu, “Ancak fiyatlandırmadan elde edilen geliri, nereye harcanacağını belirlemeksizin doğrudan bütçeye aktarmaktan ve/veya yoksullara doğrudan gelir transferi yapmaktan kaçınmak gerekiyor. Bunun yerine, yoksullarını refahını artıracak şekilde, çevre ile ilintili çeşitli harcama gruplarına tahsis etmek daha doğru bir yöntem” önerisinde bulundu
Çocuklar ve gençler daha çok etkilenecek
İklim değişikliğine karşı gerekli ve etkili önlem alınmazsa, iklim krizi aralarında çocukların ve gençlerin de bulunduğu kırılgan grupları daha çok etkilemesi tahmin ediliyor. Dünya Bankası verilerine göre, bugün ergenlik çağında olan 100 bin kişi, iklim değişikliğinin etkileri sebebiyle yirmili yaşlarının sonuna doğru ‘yoksul’ grup içine dahil olabilir.
Dünya nüfusunu besleyen nehirler yok olacak
Gerekli ve etkili önlem alınmazsa, iklim krizinin aralarında çocukların ve gençlerin de bulunduğu kırılgan grupları daha çok etkilemesi tahmin ediliyor. Dünya Bankası verilerine göre, bugün ergenlik çağında olan 100 bin kişi, iklim değişikliğinin etkileri sebebiyle yirmili yaşlarının sonuna doğru ‘yoksul’ grup içine dahil olabilir.